"YATAN ASLAN'DAN DAHA MAKBUL'DÜR..GEZEN TİLKİ.."
"YÜCE BİR ÇAM DALINDA BARINAN ASALAK .. SAÇAK MANTARI OLMAK YERİNE.. ; AYAKLAR ALTINDA ORADAN ORAYA KOŞTURAN BİR KARINCA OLMALISIN.."
Yurdumuzda çalışma hayatında olanların emekliye ayrılmaları iş' e başlama yılları'na endeksli olarak farklılıklar arz etmekte. Bende erken emekli olan yurttaşlardan biriyim.
Acaba böyle bir imkan olsaydı çalışmaya devam edermiydin diyeceksiniz.Evet"diyorum. Tatillerde sürekli çalışma hayatının içinde büyüdüm.
Biliyormusunuz ülkemizde her iki çalışan bir"emekli"ye bakıyor.Örneğin İstanbul'da 1.783.736 emekli yaşıyor. Çalışan sayısı ise 3.570.000 kişidir...
Yine yurdumuzda son verilere göre işsiz sayısı 6 milyon kişidir.
Son yapılan düzenleme ile emekli olma yaşı ve prim ödeme iş günü sayısı bazıları için çok hoş olmayan bir tablo arz etmektedir.
İstanbul'da acaba gerçekte ne kadar insan yaşamaktadır. Her gün kaç kişi geliyorken kaç kişi taşraya doğru gitmektedir.
Erkek nüfusun-kadın nufusa göre durumu nerelerdedir. Kaç yabancı iş'i ya'da eğitimi için İstanbulda yaşamaktadır. Bizim dışarıda yaşayan ne kadar vatandaşımız.., hangi ülkelerde kaçı kız ve kaçı erkek çocuğuyla gurbet ellerdedir.Yurt dışında olupta emekli'ye ayrılmış ne kadar insanımız vardır..
Bütün bu rakamları şimdi sıralayıp kafa karıştırmak istemiyorum..Yeri ve zamanı geldikçe o sayıları'da gözden geçirebiliriz.
Biliyormusunuz İstanbul'da çalışmayan insan sayısı sanki her geçen gün artmakta.Köşe başlarında kıraathaneler,cafeler,her sokak aralarında hınca hınç dolu altılı ganyan ve iddia bayileri,İnternet cafe'ler ve kaldırımlara saçılmış tahta taburelerde zaman öldüren tembel insanlar.
Diyeceksinizki İstanbul öğrenci nüfusu çok yüksek bir şehir.
Bilemiyorum bir o kadar erkek,kadın,kız,evlerinde televizyon karşılarında pinekleyen ve gece geç saatlere kadar internette geyik yaparak veya oyunlar oynayarak
yahut gece geç saatlere kadar vakit geçirdiğinden ertesi gün öğle saatlerine kadar yataktan çıkmayan insanlar.
Hasta ve yaşlı olan hiç bir kişi bu bahsi geçen"Tembeller"gurubuna dahil olamaz ve onlar değildir kastetmiş olduklarım.Erken dönemde emekli olmuş ancak,iki yakasını bir araya asla getirememiş insanları kast ediyorum.Evine ekmek parası götürmeden gezen ve kahve köşelerinde bulduğu üç kuruşu"iddia"kuponuna veren insanları kastediyorum..
Hanımı saçını süpürge etmiş,apartman temizliğine giderek,cam silmeye yaşlı ve hasta bakmaya giden karısı ile kızının getirdiğine bakarken ağzından düşürmediği filtreli sigarasını devamlı tel'leyen zırtaboz'laradır sözüm.!
Bu tablo içinde olan insan sayısı ülkemizde ve'de İstanbul'da hiç yabana atılacak miktarlarda olduğunu sanmayın sakın.
Çoluk-çocuğunun ve eşinin hayatını garantiye almış bir kişi düşünün.55-60 yaşına kadar tırmalamış ve artık biraz dinlenmeyi isteyen bu insana ne diyebilirsiniz ki.?.Eşi'de saçını süpürge etmiş çocuklarını büyütmüş..İnsan içine çıkarmış..Helal olsun ki o anne'ye..
Ne kadar zordur ev işleri..Yemek - temizlik,üst baş ve çamaşır..Aslında kimse bilmez en ağır işçidir..Kadın.Hele ki çalışma hayatı içinde olanlarını her zaman takdir'le anmışımdır..
Üretmeden tüketen,kendini farklı hayat felsefesiyle empoze eden lümpen, hayatta her şeyin kadın-kız muhabbetinden ibaret olduğunu sanan ; başka muhabbet bilmeyen asalak ,tembel insanları sevmiyorum..
Söylemek zoruma gidiyor.! Sahte ve acımasız..para hırsına kapılmış insanların adeta yarıştığı ;trafik ışıklarında yayaların üstüne üstüne giden sürücüleriyle,ensağ şeritten en sol'a tek bir yolcu almak için kornasına alabildiğince abanan minübüs şöförlerine artık tahammül edemiyorum..
Biliyormusunuz artık İstanbul'u sevmiyorum..

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder