24 Aralık 2011 Cumartesi

" FRANSIZ MARKALARINA FRANSIZ..KALALIM...!.."

                                                                                                                                                


                                                       FRANSIZ KALALIM...!


                                                                                                                                            24.12.2011




                                                                                                                                     

23.12.2011 tarihi itibarıyla Fransa'da iktidar partisi milletvekili azılı bir Türk düşmanı olan Valeri Boyer'in ısrarlı önergesi ile1915 " soykırımı " görüşmeleri başlatılmıştır.Fransız parlemontosunda iktidar partisi olan " UMP milletvekili olan " Boyer." in Sarkozy ile sıkı oldukları bilinmekte milletvekilliğinin yanı sıra ve aynı zamanda Marsilya belediye başkan yardımcılığı
yapmaktadır.. Fransada ;Marsilya en yoğun Ermeni nüfusu olan kentlerden biri olarak dikkat çekmektedir.


Sarkozy'nin Valeri Boyer ile arasının çok sıkı olduğu ve kendisinin Ermeni- Fransız dostluk gurubu başkanlığına gelmesinde önayak olduğu söylenmektedir.
Valeri Boyer kısa süre önce yapılan seçimlerde çoğunluk ermeni nüfusunun oylarıyla Marsilya'dan milletvekili olarak seçilmişti.



"Boyer." seçimden sonraki günlerde "Dağlık karabağ"'ı ziyaretinde sık sık "Ermenilerin haklarını her zaman savunarak
kollayacağını söylerken durumun sorulduğu Fransa hükümet yetkililerininde"biz göndermedik" şeklinde konuşmaları dikkat çekmişti..

Ermeni devlet başkanı "Serj Sakisyan." ile birebir ziyaretlerinden sonra'da" Fransa'ya döner dönmez Marsilya belediye başkanı olan Ermeni kökenli "Didier Parakian" ile görüştükten sonra'da malum yasa teklifini Fransız parlemontosuna sunmuştu.


Şimdilerde önümüzde Fransa'ya dersini vermek için çok güzel imkanlar vardır. Ekonomisi her fırsatta sıkıntılı olduğu söylenen bir ülkeye yine  "ticari ve ekonomi" alanlarında verilecek mesajlar ve yaptırımlar en etkili seçeneklerden olacaktır.

Ancak bir önemli hususu belirtmekte faydalıdır diye düşünüyorum... Ülkemizde ticari faaliyetleri olan Fransız şirketlerine ve mallarına karşı kişisel tavrımızı koyarken..bu sözkonusu ürünlerin imal edildiği şirketlerde bizim kendi ülke
vatandaşlarımızın çalıştığını'da unutmamamız gerekmektedir.

Halkımızın alternatif markalara...yönelmesi her ürün için belirgin bir pazar daralması sağlayarak küçülmelere sebeb olacaktır. Halkımımızın bilinçli tüketici haraketleri " öldürmeyecek ama süründürecektir.." Şimdi ünlü Fransız markalarından bazılarına bir göz atalım...


" ELF"-"TOTAL"-"CARREFOUR."-"CİTROEN"-"RENAULT."-"PEUGEOT "-"GİMA."-"DİA"-"
"SCHNEİDER"-" VALEO"-"LAFARGE"-"DANONE"-AXA"-"GROUPAMA"-"BNP PARİBAS"
"SODEXO"-"ACCOR"-CLUP MED"-"SOCİETE GENERALE"-VİNCİ"-" AIR FRANCE"-"BIC"
"TEFAL"-"LACOSTE"-"PIERRE CARDIN"-"YVES SAİNT LAURENT."-"CACHEREL"-"
"DANİEL HECKTOR"-"L'OREAL"-" LANCOME"-"STÜDİO LINE"-"GARNİER"-"KERASTASE"-CLARİNS"-"AVENE"-"LA ROCHE POSAY"-"BİOTHERM"-"CHRİSTİAN DİOR"-"VİCHY"-"CHANEL"-"MARİE CLARE"-"ELLE"-"ALCATEL"-"SOCİETE GENERALE
BANKASI."-"TEB"-"FOURNIER"-"GUERBET"-"AVON"-"


SAYGILARIMLA...  SEVGİLERİMLE...

22 Aralık 2011 Perşembe

" AĞIR OL..! MOLLA..DESİNLER..."

                                                                                                                                         22.12.2011




AKP hükümetinin başbakan yardımcılarından Bekir Bozdağ " Melle " projesi hakkında bilgiler
vererek ,  1000 kadar kadro açılacağını açıkladı. 12 Aralık 2011 tarihli gazetelerde okuduğumuz
haber beni doğrusu çok şaşırtmadı..Atatürk Türkiye'sinin ve Cumhuriyet'in kuruluşu yıllarında büyük
önderin sarfettiği sözleri düşündüm. " Efendiler..! ey..millet..! biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler,
müritler.,dervişler ve meczuplar memleketi olamaz..!"..."en doğru ve en hakiki tarikat medeniyet
tarikatıdır...! " sözleri ile..30 ağustos 1925 yılında söylediği nutkunda..tekkelerin ve zaviyelerin kapatılmasını işaret etmişti..Hilafet bitmiş..tekke ve zaviyeler kapatılmıştı.Birtakım ünvanların kullanımı yasaklanmıştı.Şeyhlik,dervişlik,müritlik,dedelik,seyitlik,emirlik,halifelik,falcılık,
üfürükçülük,büyücülük ve gaipten haber vermek gibi murada kavuşturmak amacıyla her türlü
eylem ve davranışlarla muskacılık , yasaklanıp bu hususlara ait her türlü ünvan vede bunlara ait hizmetlerin yapılmasıyla bu hizmetlere ait elbise giyilmesi yasaklanmıştı.

Aradan geçen 86 yılın neler getirdiği ortadadır. Türkiye Cumhuriyetinin bu aşamada " Molla-melle.."
gibi kadrolara ihtiyacı olamaz.Bu tarz kadrolar için yapılacak olan seçim mutlaka siyasi olacaktır.
Türkiye Cumhuriyetinde mevcut din görevlisi sayısı.,.imam müvezzin kadroları..ve hatta ilahiyat fakultelerinde görevli öğretim üyesi hocalar düşünülen proje için yeterli değil..diyebilirmisiniz..?

Bu projede ;mevcut iktidarın yanlısı olan bireyler bu kadrolara bilinçli olarak seçilecektir. Belirlenen 
bölgelerde ulaşılamayan coğrafyalardan ,erişilemeyen seçmen kitlelerinin söz konusu olduğu kentler  den kritik isimler listeye alındığında  çok büyük oranlarda blok seçmen kitlelerine ulaşmak hiçte zor olmayacaktır."Bence bu bir seçim yatırımıdır..."  vede bu bir extra
seçmen potansiyeli oluşturma projesidir demek geliyor içimden..!
Saygılarımla...Sevgilerimle...

21 Eylül 2011 Çarşamba

...HAKKIMI ..YEME..! HAKKI..!

MALTEPE
21.09.2011

                                                  HAKEM GÖZÜNE GÖZLÜK..!






Bu pazartesi günü Fenerbahçe ile Manisaspor maçı Türk spor tarihinde yeni bir rekor oldu.
Bir spor müsabakasını izleyen bayan seyirci sayısı 40.000 'i aşarken muhteşem bir müsabaka
olarak hafızalarımızdan silinmeyecek.


Maç'ın berabere neticelenmesiyle ilginç yorumlara ve söyleşilere tanıklık etmiş bulunuyoruz.
Şike iddiaları ardından gelen tutuklamalar şike ötesinde " karanlık ilişkiler.." v.b iddialarla yargılanmayı bekleyen bir çok birçok yönetici ve spor adamlarının adı'nın karıştığı davaların
neticelenmesini bekleyeceğiz..


Asıl üstünde durulması gereken ve söylemek istediğim hususa gelelim..
Her spor müsabakasında yarışan , rakibini alt etmeye çalışan oyuncular ve ekiplerin yedek oyuncuları ,izleyicileri müsabakanın yapılacağı alanda yerlerini alırlar..

Kuralara göre belirlenen forma ,ayakkabı ve gerekli donanımlarıyla belirlenen saat'te kimin başlayacağı gibi..her husus yazılmış , çizilmiştir..
Müsabaka alanı'nın ölçüleri.,topun ağırlığı.., kale direkleri arasındaki mesafe hep yazılı kurallarla belirlenmiştir. Sporcuların hangi hareketleri ne ölçülerde yapabileceğini ,şarz ve
çarpmalarda..,çarpışmalarda..,kimin..kime faul yaptığı..,ofsayt pozisyonunun yorumlanması ve karar verilmesi hakem heyetinin koordinasyonuyla yapılır.. Olabildiği kadar hızlı karar verilmesi arzu edilir..Rakip oyuncular press uygulayarak birbirlerini adeta.." hata yapmaya.." zorlarlar.. 

".. FUTBOL HATALAR..OYUNUDUR..ZEKA VE FİZİK GÜCÜ GEREKİR.."

Bitmek tükenmek bilmeden yapılan paslarla rakibinizin " moralini bozmak " istersiniz..
Sahada yer alan oyuncular kadar; hakemlerde birer insandır..Bulunduğu mesafede pozisyon
değerlendirmelerini yaparken elbette hata yapabilir..Önemli olan ne kadar samimi ve tarafsız davrandığı değilmidir..


Sağ kanat'tan gelen ataklarda yetersiz kalan " sol bek..! " hata yaptığında eğer kaleciniz o hatayı karşılayıp kapatabilirse.." gol "
 yemezsiniz..
Takım arkadaşının yetersiz kaldığı durumda siz..! kompanse ederseniz sonuç lehinize olacaktır.. Ancak anlaşmazlıklar..,sinir harbi içinde suçlayacak birileri hep aranıyorsa F.B kalecisi Volkan Demirel gibi çıkıp televizyonda isyan edersiniz.." yeter artık..! dahane kadar hakkımız yenecek..".." buz gibi gol'dü..!" .." emeklerimiz boşa gitti..!"
"..son dakika gol'ümüzü hakem vermedi..." çığlıkları yersiz..ve gereksizdir..
Beyler..! yeter artık..! Öküz altında buzağı arama zihniyetini bırakalım..değil mi..!
Oyununuzu oynayın..Centilmenliği elden bırakmayın..
"Hak arama.." düşüncesini bir alışkanlık haline getirmeyin
lütfen..! Hakemlerinde birer insan olduğunu aklınızdan çıkarmazsanız.. Her müsabaka'nın iyisi ile kötüsü ile başlama
ve bitiş düdükleri arasında geçen bir sportif bir faaliyet olduğunu kabul etmemiz gerek..!
Maç bitiminde ileri sar..! dur..!..dur..!,..geri al.. ! biraz daha..geri al..!..buz gibi..gol...!bal..gibi..penaltı..! ..falan...filan..Anında karar vermesi gereken hakem ne yapsın...!




Karadenizli uşaklara sormuşlar..; Aydın'ın efeleri sizden iyi oynuyor ..! diye...
Temel hemen cevap vermiş..!..;---böyle düşüne..! düşüne oynasam ..! bende güzel oynarım..!

Saygılarımla..! Sevgilerimle..!

8 Eylül 2011 Perşembe

" BAAS PARTİSİ ....!."

08.09.2011
Maltepe./İST





Bugün gazetelerde haber bültenlerinde AKPartisi hükümet sözcüsü sıfatıyla " Hüseyin Çelik "tarafından bir açıklama yapıldı...

" Chp Türkiye'nin Baas partisidir.." "Baas'la Chp arasında genetik bağ vardır.." sözleriyle ana muhalefet partisi genel başkanı Kılıçdaroğlu'nu eleştirmeye çalıştığı görülmektedir.
Sözlerine.." Suriyede Baasçı rejim % 15 'lik bir kitleye dayanmaktadır. Acaba sayın Kılıçdaroğlu" mezhep yakınlığı dayanışmasıyla mı..? Suriye'ye sahip çıkmaktadır derken..ne denli " tehlikeli düşünceler.." ürettiğinin farkındamıdır..dersiniz?
Baas Suriye ile Irak'ta destek görmüş " Arap ulusunun sosyalist görüşünü ve bu doğrultuda birleşmesini amaçlayan "milliyetçi sol."bir partidir..2003 mart'ında ABD 'nin Irak'ı işgaliyle
kurulan koalisyon hükümetince yasaklanmıştır.









Chp'nin Baas ile flörtü ("olsa olsa.." sol görüş.dışında ne olabilirki..) dışında başka mecralarda aranması.." öküz altında buzağı aranması.." tabiriyle ne kadarda örtüşmektedir..

Bence bu ülkede milli eğitim bakanlığı yapmış..iktidar partisinin başbakan yardımcılığını yapan ilk dönemden son kabineye kadar herbirinde görev almış bir bakandır ve böylesine ötekileştirici bir itici, ayrımcı bir konuşmayı nasıl yapabilmektedirler anlamakta zorluk çekiyorum.

Bu ülke ve yakın coğrafyamız insanları ..Ortadoğu.., Arap yarımadası..,Balkanlar..,Avrupa..,Asya, Anadolu..din , mezhep ayrılıkları.., hoşgörüsüz., ayrılıkçı düşüncelerden çok çekmiştir..
Sayın Çelik bilindiği üzere bir süre önce enerji ve tabii kaynaklar bakanı Sayın Yıldız'dan tepki alarak " TSK 'nın yeniden yapılandırılması ile ilgili hususların her ortamda her zeminde değerlendirilmesinin doğru olmadığı.." tarzında eleştirilmişti..

Her kim olursa olsun..! devlet adamlığı görevi almış bireylerin mantık dışı ve kabul edilmez görüşlerini dikkatsizce sarfetmemesi gerekmektedir.
Bu ülke insanları kontrolsüz ayırımcılıktan,  " Maraş..Malatya ve Sivas olayları, Madımak vak'ası ve bunun gibi birçok üzüntü dolu deneyimler yaşadı. Sayısız canlara mal oldu..
Yakın tarihimiz kışkırtılan..,ötekileştirilerek..cepheleştirilen insanlar ile nefretin neler yaptırabileceği örneklerle doludur..
Ne söylediğini bilmeyen bireylerin söylemleri sorumlu olduğu kişilerce kontrol edilmeli..gereken ikazlar ve uyarılar yapılmalıdır..

Bu ülke hepimizindir..



Saygılarımla..sevgilerimle..

21 Ağustos 2011 Pazar

....SOMALİ 2011.

                                                                                                                            Maltepe/İst.
                                                                     SOMALİ                                                        20.08.2011








                                                                         
Muson rüzgarlarıyla ,el değmemiş yer altı zenginlikleri olan 8.863.000 nüfuslu bir afrika ülkesidir..
Somali..20 yıldır otoriter bir hükümet kurulamaması nedeniyle ve sürekli iç kargaşalarından iyice istikrarsızlaştırılmış vaziyettedir.
Ağırlıklı hayvancılık yapılan bu ülkede, havale/para transferleri işiyle uğraşan şirketleri ve kayıtdışına dayalı bir ekonomisiyle  tanınmaktadır.

El değmemiş uranyum ,demir ,kalay , madenleri'nin yanısıra zengin doğalgaz rezervlerine sahiptir.Hatta son yıllarda tahminen 5-10 milyar varillik bir petrol rezervi olduğu tespitiyle " Somali
Milli Petrolleri " şirketi kurulmuştur. Arap birliğine üye olan ülkelerden olan Somali bu üyeliğe 1974 yılında kaydolmuştur. Türkiye bu birliğin " daimi gözlemci " ülkelerindendir. Bu birliğin amacı üye ülkeler arasında ekonomik , sosyal ve  kültürel dayanışmadır. Kuveyt, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Katar ile Birleşik Arap Emirlikleri'de nu birliğe üye  olup 1974 yılından bu güne kadarda üyelikleri devam etmektedir. 637.000  metrekare yüzölçümü olan Somali'de 1994 yılında "Huti" ve "Tutsi" etnik grupları arasında çıkan kanlı olarda yüzbinlerce insan hayatını kaybetmişti.


Ülkeden kaçırılan Birleşmiş Milletler'e ait ülke vatandaşlarına liderlik yapan ve kaçırılma operasyonunu  düzenleyenlerce "..sizin batılı ülkelerin nezdinde...bir.....kadar değeriniz yok."şeklindeki sözlerbugün hala hafızalardadır.

Somali'ye yardım konusunda sömürgeci İngiliz ve çok uluslu avrupalı şirketler..bu insanlara yardım edilmesini pek istememektedirler. "Arap Birliği " üyesi olduğu halde Suudi Arabistan ,Kuveyt ve Sudan ile Bahreyn gibi ülkeler yardım çığlıklarına kulaklarını tıkamış vaziyettedirler.

Somalide kadın başına 7.11 oranında çocuk düşmektedir. Faaliyeti devam eden bir çok insani yardım kuruluşu arasında " Deniz Feneri Derneği " de bulunmaktadır.Bu dernek faaaliyetleri
bilindiği üzere avrupada söz konusu olan yolsuzluk iddialarının nedeniyle savcılık tarafından soruşturulmaktadır.
Türkiyede olan yöneticileri " Alman mahkemelerinin savcıları " tarafından işaret edilmişlerdi.

Somali'ye yapılan yardımlar Avrupa, asya, Amerika ve başta islam ülkelerinin ,uluslararası yardım kuruluşlarının organizasyonu  ile etkili ve yeterli olabilir. Dökme suyla değirmen dönmez..!
Bir günlük , 1 haftalık ya'da 1 yıllık yardımlarla ne olabilir ki..!
Bu ülkede iyi bir nüfus planlaması gerekir. Bazılarının deyişi ile "en az 3 çocuk..! " profiline çok uyan bu ülke insanları evvelki gün " pkk'lı teröristler"ce şehit edilen evlatlarını daha  mezara koymadan  T.C başbakanı , ailesi ve işadamları..,sanatçıları tarafından ziyaret almışlardır..


Saygılarımla..sevgilerimle..









6 Ağustos 2011 Cumartesi

".. GÖZ VAR KARLI DAĞIN ARDINI GÖRÜR...! "

                                                                                                 

                                                                                                                   06.08.2011






     İstiklal ve cumhuriyetine kast edecek düşmanlar..! bütün dünyada emsali   görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hileyle aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş.., bütün tersanelerine girilmiş ve bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir...! 
       
 Bütün bu şerait'ten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet hatta ..! hıyanet içinde bulunabilirler..!

Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini , müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler..


Mustafa Kemal Atatürk.                                                                                                                  

   20 EKİM 1927

Saygılarımla...sevgilerimle...

31 Temmuz 2011 Pazar

".OLAĞAN DIŞI ! "

BAKINIZ...!
31.07.2011Biraz vicdan.!,.biraz..edep sahibi olan böyle ifade etmez olanları..! Ülkesini seven ,vatanını seven bir bireyden , bu tarz konuşmaların gelmesini esefle karşılıyorum..Böyle bayağılaştırarak..! küçülterek anlattığı için..Ahmet Altan bugün'ki yazısında ; "..bir genel kurmay başkanı ve 3 kuvvet komutanı istifa etti..! ne oldu..!.."...."..sanırım istifa ederken daha büyük bir şeyler olabileceğini sanıyorlardı..! diyerek başladığı yazısında sözünü ettiği kişilerin kimliklerini alabildiğince basitleştirmeyi hedeflemiş olmalı. Kendileri milli mücadele yıllarında halkı ve milleti ile iç ve'de dış düşmanlara karşı savaşan Mustafa Kemal'lerin, İsmet İnönü'lerin Kazım Karabekir'lerin yetiştiği ocaktan yıllarını vererek çıkan şanlı Türk ordusu mensuplarıdır..Ülke'mizin C.Reisi ; ordu komutanları ile birlikte istifa eden Orgeneral Işık Koşaner'in durumu hakkında " sıradışı bir durum " olduğunu ifade etmiştir.The New York Tımes durumu " RTE'nın" sivil kontrole tabi bir orduyu yeniden şekillendirmede önemli ve avantajlı konuma ulaştığı şeklinde yorumlamıştır.Washington Post ise ; "Türkiye Cumhuriyeti " cumartesi günü yeni bir çağa uyandı.."derken.., bu olgunun RTE egemenliğindeki sivil hükümetin lehine.." ordunun gücünün aşındırılması yolunda atılan bir adım.." sözleriyle yorumlamışlardır. Ahmet Altan gibileri bir maşadır. İtibarsızlaştırma hareketinin " körükçübaşı" görevini yapmaktadırlar. Çetin Altan gibi ülkemizin nadir yetişen aydınlarından bir güzel insanın oğludur. Geçenlerde " Atakürt." başlığı ile " demokrasilerin tatlı çocuğu " rolüne soyunarak kaleme aldığı yazıyla bir hayli tepkiler almıştı. Çok sivri dille kaleme alınan yazılar bir çok insanı irrite etmektedir. Sayın Ahmet Altan..!.; yeri gelmişken söyleyeyim..Mustafa Kemal Selanik'te  değilde Musul'da doğsaydı..! benimde.;.seninde anamız aynı olurdu.. lakin.!  benim babam Orhan..!, seninkide..! Çetin Altan olmazdı..Saygılarımla ..sevgilerimle..

30 Temmuz 2011 Cumartesi

"...ürkek bir güvercin gibi.."


                                                         NE İSTEDİLER...?

                                                                                                                                                                                                                                                                                          MALTEPE.30.07.2011



Geçenlerde "Hırant Dink suikasti"nin cinayet sorumlusu sanık O.S hakkında hüküm verildi.22 yıl 10 ay..İnfaz yasası gereği öteki devam eden davalardan ceza almazsa 14 yıl yatıp çıkacak.

İnsana insan olduğundan ve onu yaradan'dan ötürü seven benim gibi birçok kişi cinayet üzerine tepkiler oluşturmuşlardı.
"..hepimiz ermeniyiz..!..hepimiz..Hırant.!.".sloganlarıyla yürüyenler..protesto ederek bağırıp çağırmışlardı..

Neydi peki Hırantı ölüme gönderen..olgu..Bunu çok iyi analiz ederek irdeleyen Nedim Şener ne yazıkki şimdi içerdeler..

Dil Tarih Kurumu Kurumu (o tarihte başkanı olan..) prof.Yusuf Halaçoğlu) birmakalesinde.."..hepsi hazırdı bu bağıranlar örgütlü
"belli bir ideolojinin" sahipleriydiler..! diye eleştirirken ,hepimizin insan olduğunu göz ardı ediyorlardı..." şehitler için niye bağırmıyorlar.!.".."hepimiz Türküz..! diye bağırmıyorlar.!." diyen bu zihniyetin olayı hangi mecralara çekmek istedikleri
aşikar ortada değilmiydi.

Bakın şimdi ne oldu..Zamanın İstanbul valisi..,emniyet md.,emniyet istihbarat dairesi sorumlularına kim ne sordu.ki..?

Zamanın Trabzon emniyet md.,Jandarma komutanı'na kim ne sordu..?

İsteseler önlenemezmiydi..bu cinayet." Kendimi ürkek bir güvercin gibi hissediyorum.."."kalbim pıt pıt..! atıyor.".diyerek kaleme aldığı son yazısını okuyup her vatandaş gibi bende "yazık.." demekten başka ne yapabildik ki..!
Vatan topraklarının bütünlüğüne kast eden terör örgütü müsfettelerini..,başta İmralıdaki cani'yi her an heryerde lanetlemekte olanlardanım.. Gencecik fidanlara
kıydıkları için..! Geride gözüyaşlı analar..,dul ve yetimler..,bıraktıkları için ve'de göz yaşını içine akıtıp.." Vatan sağolsun.." diyebilecek kadar yüreğinde vatan sevgisi dolu olan babalar için kınıyorum.

29 Temmuz 2011 Cuma

..BU DÜNYA HEPİMİZİN..!

         
                                                                   


                                                                            28.07.2015.Maltepe




                                             MIRTİ 


1931 Yılında Floransada düzenlenen çevreci bir kongrede nesli tükenen canlı türlerinin son durumu gözler önüne serilmiştir. Daha sonraları her türlü hayvan yaşamı incelenerek "dünya hayvanları koruma günü " olarak bir çok ülkede kutlanır olmuştur.

4 EKİM ASLINDA HİRİSTİYAN İNANCINA GÖRE HAYVANLARIN KORUYUCU AZİZİ OLAN " SAN FRANÇESCA D ASSİSİ " NİN BAYRAM GÜNÜ OLMASINA BAĞLI SEÇİLMİŞTİR.

Hayvan haklarına saygı duyan herkesin, sosyal kluplerin, bireylerin destegiyle   etkinliklerin yapılması gelenek haline getirilmiştir.
HER YIL 4 EKİM'LERDE TOPLUMSAL ÖRGÜTLERİN , HAYVAN BARINAKLARI'NIN OKULLARIN SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİNDE İNSANLAR DUYARLI OLMAYA DAVET EDİLMEKTEDİRLER.

1825 Yılında ilk kez İngiltere'de hayvanların gerektiği gibi korunabilmesi amacıyla " Hayvanları Koruma Derneği " kurulmuştur.Ülkemizde bu konuda ilk dernek Ankara'da 1955 yılında kurulmuştur.

1977 YILIN'DA İSE "HAYVAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ"
PARİSTE YAYINLANMIŞTIR.TÜRKİYE BU BİLDİRGE'YE 1999 YILINDA TARAF OLMUŞTUR.



                                                                      REİS



Avrupa ülkeleri sırasıyla "hayvan hakları " ile ilgili yasal düzenlemeler yapmaya başlayarak bir hayli mesafeler almışlardır..

"HAYVAN HAKLARI BİLDİRGESİ " TÜM HAYVANLARIN YAŞAMA, SAĞLIK, SAYGI GÖRME, DOĞAL ÇEVRELERİNDE BULUNMA HAKKINDAN BAHSETMEKTEDİR.. ÇOĞALMA HAKLARI, NESİLLERİNİN KORUNMASIYLA İLGİLİ HUSUSLAR
SAFARİLER, AV PARTİLERİNİN ZAMANSIZ VE KONTROL DIŞI OLAMAYACAĞI HAYVANLARIN ÖLÜSÜNE'DE SAYGI GÖSTERİLMESİ GEREKTİĞİ BELİRTİLMİŞTİR.
BASIN-YAYIN YOLUYLA HAYVANLARIN TOPLU AVLANMASI, ÖLDÜRÜLMELERİ SAHNELERİ ÇEKİMLERİNİN GÖRÜNTÜLENEN YAYINLARININ  BELİRLİ SAATLERDE YAYINLANABİLİR ŞEKLİNDE SINIRLANMIŞTIR.

                                                 MEMEK



Eğitim amaçlı olsa bile hiç bir hayvanın özgürlüğü elinden alınamaz..Yaşam koşulları kabul edilebilir şartlarda olmak zorundadır..


Çalıştırılan hayvanlar için istirahat ve beslenme saatleri ve şekli insani ölçülerde ve uygun şartlarda olması belirlenmiştir.
..
OSMANLI VE SELÇUKLU'LARDA HAYVANLARA ŞEFKATLİ DAVRANILIRKEN KORUMA ANLAYIŞI HEP ÖN PLANDA OLMUŞTUR.ESKİ MİMARİLERİN ÇATILARI'NA KUŞ BARINAKLARI, HAN VE HAMAMLARIN MÜŞTEMİLATLARINA AHIRLAR İNŞA EDİLMİŞTİR.

Ülkemizde 01.07.2004 yılında " ÜLKE HAYVANLARI KORUMA KANUNU " resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. İl yönetimleri  bünyesinde " koruma kurulları "oluşturulmuştur. .


BUGÜN PEK ÇOK İNSAN ONLARIN ZOR ANLARINDA YANLARINDA OLMAK İÇİN MUCADELE VERMEKTEDİR. BU İNSANİ DAVRANIŞLA ; ACI ÇEKEN, HİSSEDEN VE ACISINI , İFADE EDEMEYEN ; MASUM CAN DOSTLARIMIZIN YANLARINDA OLMAK GEREKİR.



Dünyada sayıları tespit edilemeyecek kadar fazla olan " sokak hayvanları " başı boş ve barınabilecekleri bir yerleri olmaksızın ; çöp konteynırları çevresinde sokaklarda yaşam mücadelesi vermektedirler..

 LÜTFEN SEVMİYORSANIZ..ZARAR BARİ VERMEYİN..

KORUYANLARA YARDIMCI OLUN..YAZIN SICAK GÜNLERİNDE KÖŞE BAŞLARINDA SU KOYUNUZ..


DOĞAL AFETLERDE ONLARA'DA YARDIM ELİNİZİ UZATIN..UNUTULARAK TERK EDİLEN  TÜM CANLILAR  AYNI ACILARI HİSSETMEKTEDİRLER..

ULUSLARARASI HAYVAN TİCARETİ YAPAN ŞEBEKELER HER YIL MILYON DOLARLARLA CANLI VEYA KÜRKLERİNİN TİCARETİ İÇİN HAYVANLARI SUİSTİMAL ETMEKTEDİRLER....!

BU DÜNYA HEPİMİZİNDİR..! HAYVANLARINDA YAŞAMA HAKLARI OLDUĞUNU UNUTMAYALIM.

SAYGILARIM VE SEVGİLERİMLE..